şimdi size çabuk sıkılan kaplumbağanın hikayesini anlatacağım.
hayır hiçte bile dramatik değil. yavaş yürümesinin katlanılmaz hale gelmesi dramatik değil. her neyse hikayeyi aptal yorumlarınızla bölmeyin. amerikancı da değilim, kes sesini.
Bir varmış bir yokmuş küçük bir kaplumbağa varmış. bu arada aklıma geldi, kaplumbağaların sırtının kaşınması ne kadar berbat bir şey olurdu değil mi? hahaha aynen çok komik olurdu.
bu kaplumbağa bir gün evi sandığı kabuğuyla gezerken, tam 15 metre gitmiş. sonra ailesinin yanına geri dönmüş. ertesi gün 20 metre gitmiş sonra ailesinin yanına geri dönmüş. böyle git gel git gel en sonunda sınıra yaklaşmış ve hergün tüm gücüyle 200 metre gidip geri geliyormuş.
artık bir karar vermesi gerekiyormuş ya metreler katedip artık sıkılmayacak ya da 400 metre çapında bir dünyaya razı olacaktı. Karar vermiş. bir kola tenekesi kadar kabuğa ev diyen eleman, 400 metre çapındaki dünyaya evet diyebilirmiş. ve kararını vermiş.
işte size çabuk sıkılan kurbağanın, çabuk sıkılmasının kurbağa olduğu gerçeğini değiştirmeyeceğini anlattım.
hayır o kadar boktan bir hikaye değil, siktir git sen ne anlarsın hikayeden. pezevenk la fontenci.