Bense sergideki bir fotoğraftan bahesedeceğim. Beni düşündüren, çektikten sonra daha farklı duyguları hissettiğim bir fotoğrafımdan. Fotoğrafın estetiğiyle pek ilgilenmiyorum şu sıralar. Beni kendine çeken şey; sanırım içindeki ruh.. Fotoğraflarken bu ruhun kadrajın içinde olduğundan haberim yoktu. Bu ruhun üzerinde çok düşündüm. ve sonunda öldürdüğüm harflerin ruhuyla yüzleştirmeye karar verdim. Bir nevi; kendimle.
Fotoğrafa baktığımda; uzakta iki insan görüyorum. Yağmurlu bir pazar günüydü. Solda bir erkek, sağda ise bir kadın.. Sanki erkeğin kadına yaklaşma arzusunu anlatıyordu adımları. Kadının ise istemeden ve gizlice kaçışını..
Sergideki bu fotoğrafta iki şemsiye açıktı. ve Kadrajda-sanırım havanın yağmurlu olmasından dolayı-şehrin en işlek meydanı olmasına rağmen; yalnızca onlar vardı. Tepelerine düşen su damlacıkları ve bir savaşçı edasıyla ağaç yaprakları...
Fotoğraf siyah beyazdı. Renkleri öldürmenin üzüntüsü vardı üzerimde. ve Onun kasvetiyle bakıyordum o iki insana. Yağmur damlalarının hırçın yere çarpışı etkiliyordu beni..
Size o ruhtan bahsetmedim. ve sanırım bahsedemeyeceğimde. Ölü harflerimde işe yaramadı sanırım. O ruha gelmeyi ve onu size anlatmayı gerçekten çok isterdim. Sanırım; yakalayamadığım bir ruhtu yakaladığım "an"...
Açıkça söylemeliyim ki bu fotoğrafımı çok beğeniyorum-diğer herkes sıradan bulsa da-
Belki de içindeki ruh; içimde olduğundandır, kim bilir...
İyi gider;
E hani fotoğraf, biz de baksaydık, belki biz canlandırırdık ölü harfleri....
YanıtlaSilFotoğrafı özellikle konuda vermedim, ama buradan verebilirim sanırım :)
Silhttp://mightygleam.deviantart.com/gallery/#/d4csz6a