Sessiz bulutların bulunduğu karanlık gökyüzünü seyrediyorsun. Ağzında sigara, daha yakmadın. Oturduğun kaldırımda bira şişeleri var, bir gece öncesinden kalma. Aklından çok şey geçiyor. Mesela; o gün beyaz dolmuşa bindiğinde gördüğün adamın rahatsız edici yüzü. Yüzündeki çizgiler sanki olmak istediğin bir şehrin haritası. Ama ürkütücü olan yanını farkediyorsun. O an; inmek istiyorsun ama yapma. Bir şey kazandırmaz.
İki sokak aşağıda geç saatte seans bileti almış gencin evine dönerken karşılaştığı köpeklerin havlamaları arada bir sessizliği bozuyor. Sense buna aldırış etmiyorsun. Tıpkı güzel giden bir şeyde ters giden ufak şeyleri gözardı etmek gibi. Seni anlayabiliyorum gibiyim. Ama sen öyle düşünmüyorsun. Beni düşünmeyi bırakıp az önce -kendi içinde- bitirdiğin ilişkini düşünüyorsun. En iyisini yaptığına inandırmaya çalışıyorsun kendini. Evet iyi bir şey yaptın ama en iyisini değil. Peki bana kızma, seni anlatmaya devam etmeme izin ver.
25 Nisan 2012 Çarşamba
16 Nisan 2012 Pazartesi
Kimse Gözlük Olmak İstemez
Ahmet tabağını bitirmeden kalktı masadan. Dün borsada talihsiz bir kayıp yaşadığı için pek iştahı yoktu. Çocuklarını gülümseyerek öptü, bakıcılarına gülümseyerek evden çıktı. Kafasında bin bir sıkıntı varken, insanlara gülümsemeyi bırakmaması gerektiğini düşündü. Ve arabasına bindikten sonra yüzünde ki ciddiyet iyice artıyordu. Gözlüğünü taktı, dikiz aynasında kendini inceledi. Zor bir gün onu bekliyordu.
Şirkete varınca odasına girmeden, tüm çalışanlarına,onların kendilerine gelmesi için kahve ısmarladı. Kaybettikleri için çalışma azmini yitirmemeli ve daha dikkatli olmalıydılar. Bir saat geçmeden herkese konuşma yaptı. Bütün planlarını tek tek uyguluyordu anlattı. hiçbir duygusuna zaman ayırmadı. ne nefret ne kızgınlık ne de sevgi, sadece aklını kullanmalıydı.
Şirkete varınca odasına girmeden, tüm çalışanlarına,onların kendilerine gelmesi için kahve ısmarladı. Kaybettikleri için çalışma azmini yitirmemeli ve daha dikkatli olmalıydılar. Bir saat geçmeden herkese konuşma yaptı. Bütün planlarını tek tek uyguluyordu anlattı. hiçbir duygusuna zaman ayırmadı. ne nefret ne kızgınlık ne de sevgi, sadece aklını kullanmalıydı.
13 Nisan 2012 Cuma
kafede çalışan güzel bayan
müziğin sesini kıs koca adam,
yeterince iyi düşünemiyorum.
karanlık odada ışık olmaması ne garip
belki de ona söyleneni yapıyordur..
gökyüzündeki bulutların sayısı azalırsa eğer
bir bulut çizmelisin en sevdiğin defterine
ve o defteri kaybetme;
çünkü en sevdiğin örümceğin ismi yazılı olacak o defterde.
hey sen! kafede çalışan güzel bayan
keşke daha önce doğsaydım
beni dinlediğini gördüm ve izliyordun da
ama hayır tatlım bizden olmaz..
tabakları yıkamaya devam et,
kirli tabaklardan kimse hoşlanmaz.
tamam şimdi müziği kapat
ve bir şarkı söyle benim için..
6 Nisan 2012 Cuma
Şimşeklerin parladığı yerde fazla durmamalısın..
Şimşeklerin parladığı yerde fazla durmamalısın..
orası senin gibiler için pek de tekin değil.
hatırla; nasıl ağladığını çocukluğunda yağmur yağarken.
ve Hatırla nasıl anladığını; büyümenin derin sızısını..
gökgürültürleri dolaşıyor sokaklarda,
kapılar pencereler kapalı
bir de rüzgar var
sertçe tükürüyor pencerenin camlarına yağmur damlalarını
ve güzel bir manzara oluşuyor yaşlılar için.
Toprak en güzel kokusunun şişesini üstüne dökmüş
Annesinden saklanıyor, oysa en az annesi kadar yaşlı..
Mızıka sesi duy, kulaklarını yorgun hissettiğinde
ve sen gitar çalan çocuk benim için bir parça çal, yalnızlık telinde.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)