25 Ekim 2012 Perşembe

bir sokak çocuğunun intiharı..



O gün hayatımda ilk defa erken kalkmıştım. Ve ilk defa iş yerine yürüyerek gidebilecek kadar zamanım olmuştu. Sıradan bir şubat soğuğu havası esiyordu, deniz durgun, güneş saklı... İstanbulu seviyordum. Adımlarımın hızına dikkat etmeden yürümeyi seviyordum ama ne olur ne olmaz edasıyla saatime göz ucuyla bakmayı ihmal etmiyordum. Siyah paltomun bana kattığı ağır ve maço havayı sevdiğim günlerimdi o zamanlar. Cebimden çakmağımı çıkardım ve evden beri elimde tuttuğum sigaramı yaktım. Denizde oluşan sisin, üflediğim dumanla bir alakası olmadığına inandığımı kendime ispatladıktan sonra az ilerde bir sokak çocuğunun, denize bakan bankın altında uyuyakaldığını gördüm. Dedim ya, o zamanlar abilik yapmayı pek severdim. Sokağın çocukları bize emanetti. Allah'ın emaneti. Yaklaştım ona, üstünde ince bir tişort, ve kollarını bacaklarının arasına almış esmer, kirli bir vücut. Dürttüm onu, uyandığında simit ve çay yaparız diye düşündüm. O kadar bozukluğum olsa gerekti. Bunları düşünürken elimin hala onu dürttüğünü ve kıpırdamadığını anladım. Ölümü aklıma getirdim. Sokak çocuğunun öldüğünü anladığımda kendi ölümümü düşünmem ne kadar tiksindiriciydi oysa! Etrafıma baktım, kimsecikler yoktu etrafımda, kimsecikler yoktu etrafında. Polisi aradım, yardım çağırdım. Sokak çocuğunun ölümü bana tehlikeli hissettirmiş olmalı ki, ilk önce aradığım kurum polis olmuştu. Sonraları bu olayın ne kadar bencilce olduğunu düşünmekle zaman harcadım.  Polisin gelmesini beklerken bacaklarının arasında kirli ve esmer ellerinin sımsıkı tuttuğu bir kağıt parçası buldum. Biri görür edasıyla gizlice elinden alırken, bir an uyanacağını hissettim, fakat "Dünya o kadar çirkindi ki kimsecikler uyanmadı uykusundan"(Milan Kundera)

İNTİHAR NOTU: Şimşekler çakıyor, çok korkuyorum.

Ah be çocuk! Sen, bu ülkenin ayıbı, unutulmuş, aşağılanmış sen... Kendisini öldürmenin en masrafsız yolunu düşünür mü bir insan?! Ah sokak çocuğu! İnsanlığın ayıbı, aldatılmış, yalnız bırakılmış göz yaşı...

Kendisini soğuk yeryüzüne bırakmış bir sokak çocuğunun cansız vücuduna dokunduğum andan itibaren göz yaşlarım soğuk akıyor. Ağladığımı sandığım zamanlar gözlerimi kapadığımda hep aynı yazıyı okuyorum. İntihar notu kültürünü nereden öğrenmişse bu zavallı çocuk, onun mahremiyetine vurulan kilidi kırdığıma bin pişmanım. Kime gösteremediyse notunu, onun habersizliğiyle perişanım.

Bir sokak çocuğunun intiharı, ne de güzel, ah ne komik!