16 Mayıs 2012 Çarşamba

Sokak Lambalarının Dansı

 "İntikamın kasvetinin bulaştığı bir bardak su içtim dün gece.. "

 Karanlıktı. Gözlerimizin ayrıca güç harcadığı bu ışık seviyesinde; halinden memnun görünüyordu. Bir sigara yaktı, ve izmaritini sakladı cebine. Telefonun ışığı yandı bir ara ama aldırış etmedi. Gündüzün en işlek, geceninse en sakin caddesinde yürüyordu tek başına. Az önce çalan telefonunu son 3 saattir elinde tutuyordu. Bu 17. arama olmasına rağmen yine aldırış etmedi ve adımlarını atmaya devam etti. Caddedin sol tarafındaki devasa binalar döndü bi ara. Çalıştığı binanın penceresinden kendi odasının avizesini seyretti bir süre. ve Cebinden çıkardığı sigara izmaritini seyrettiği yerin hemen yanında bulunan ve caddeyi ikiye ayıran gecenin rengini soldurduğu yeşil çimlerin kaldırımına koydu. Bir sigara yaktı; ardında bırakırken penceresini.


18. Arama; önemsemedi. Bakmadı bile. Caddedinin gündüz de sakin olduğu kısmına geldiğinde her sabah metroya binmek için geçtiği sokaklara benzer bir sokak gördü sağ tarafında. O sokağa girdi ve çok geçmeden bugün sabah olanları düşündü. Beklenmedik bir şey değildi ve olabildiğince ertelemişti zaten. Elinde tuttuğu telefonuna baktı bir de cebinde duran el bombasına. Eski karısını zekasıyla ve yakışıklılığıyla elinden alan intikam sahibi eski bir dostunu öldürerek intikam almanın el bombasıyla ne gibi bir ilgisi olabilirdi ki? Ya eski karısı bütün bu olanları ne zaman öğrenecekti?..

 Sokağın sonuna geldiğinde bir duvar gördü, sağına ve soluna giden iki yol vardı o geri döndü. Caddeye tekrar geldi, ve 500 metre ilerideki taksi durağına gitti.
"Taksi var mı?" diye sordu, biraz kabadayı lisanıyla. Unutmuştu artık; o güzel karısıyla tanıştığı günden beri kabadayılığı. Seviyordu hala. ve Hala çok seviyordu.
"Nereye gideceksin abi?" dedi 22 yaşındaki genç.
"Ulus"
"Tamam abi".
 Ulusa geldiklerinde 15 lira tutmuştu ve cebindekin yüz lirayla ödedi. Taksici 80 lirayı kağıt paralarla 5 lirayı bozukluklarla tamamladı. Taksicinin verdiği paradan sadece 1 lirasını alıp gerisini iade etti ve taksiden indi. Yürümenin tadını çıkarmayı seviyordu ve bu yüzden evden çıkarken en sevdiği ayakkabılarını giymişti. İntikamının resmettiği kırmızı desenini görmemezlikten gelmekte ısrarlı olsa da varlığını çok derinden hissediyordu. Her sabah bindiği metronun girişine geldiğinde; merdivenlerin sekizinci basamağına kadar indi. Bekledi. Taksiciden aldığı 1 lirayı; telefonu tutmayan elinden usulca düşürdü. Yere çarptığında bir kez sekti ve durdu. Geri çıkarken merdivenlerden, her sabah işittiği ayak seslerini hissetti etrafında.

Sokak lambalarının aydınlattığı yoldaki ağaçları birbir geride bırakırken evine geldiğini hissetti. Eski evine. Karısının, uğruna hayatını verebileceği karısının eski evi. Pencereye baktı. Salonun ışığı hala yanıyordu. Sanki evine geç kalmış kocasını bekliyordu içerde. Yakışıklı ve zeki yeni kocasını. "Nerede kaldın?!" telaşındaydı sanki, ışıklardan anladığı kadarıyla. Karşı kaldırıma oturdu. ve Ağladı 10 dakikaya yakın. Ama sessiz ağladı. Gözyaşlarını ve burnunu koluyla sildiğinde ayağa kalkmıştı. Adımlarını pencere doğrultusunda atarken; apartmanın bulunduğu kaldırma geldiğinde duraksadı. Telefon olmayan elini cebine götürdü; bombanın olduğu cebine. Elleri titriyordu, ama hızlıca çıkarttı bombayı cebinden. Karararlıydı, kaşlarından anlayabilirdiniz bunu gözlerine bakmadan. Bombayı sol elinde, telefonu sağ elinde tutuyordu. Telefonun ışığı 19. kez yandığında farketmedi bile. ve Sol elinde tuttuğu el bombasının pimini sağ eliyle çektiğinde; dizlerinin bağı çözülüverdi birden. Göz yaşlarına boğuldu yine, sessizce. Sımsıkı tuttuğu bombayı izledi. ve Ayağa kalktı son kez pencereye baktı. Perdesinde aşık olduğu kadının gölgesi vardı; gölgesi bile yeterince karanlık değildi. Sağ elindeki pimi bıraktı sessizce kaldırıma. ve Pencereye bakmadan arkasını döndü. Yürümeye başladı hızlıca. Koştu. Bağırarak kaçtı sanki herşeyden ve herkesten. Yorulduğunda geldiği yeri tanımak için etrafın baktı. Yeterince uzaklaştığını sahile geldiğini görünce anladı. Hemen ileride duran banka doğru yürüdü, elinde sımsıkı tuttuğu bombayla. ve Diğer elinde tuttuğu telefonu düşürdü, yanlışlıklaymışçasına. Yürüdü banka doğru. Oturdu, denizin serinliğini dinlerken sımsıkı tuttuğu el bombasını; sanki yeni sevgilisiymişçesine yanına koydu. Hayatının en uzun geçen 10 saniyesini yaşadı daha sonra...

Sabah vakti, gün ağırmaya başlamıştı. Az önceki patlamanın sesiyle duyulan siren sesleri giderek şiddetini artırdı. Polisin incelemesini yapabileceği tek şey; olay yerinden 10 metre uzakta duran cep telefonu oldu. 22 cevapsız arama, rehberinde "aşkım" diye kayıtlı olan eski karısından. Gönderilen mesajlarda ise bir mesaj vardı içeriği;
"İntikamın kasvetinin bulaştığı bir bardak su içtim dün gece.. "
olan..

Çok sevdiğim "Pilates Lastiği"me...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder