İntihar etmeliyim şarkından dedi bir dost. Kapatmam gerekli
tüm kapıları, yoruldu bu yürek sevemedim cehennemi diyor karşı komşumuzun yarı
felçli çocuğu. Bir prenses koşuyor Ankara asfaltının trafiğinde; yaya geçidine
ve arkasından küfür eden onlarca Anadolu şoförüne inat. Bir şeylerden kaçıyor
sanki, uzaklaşmak istiyor tüm bu yarı fazlı değer ve sevgi yargılarından.
Hiçbir duyguyu yaşamak istemiyor. Duygu mu? Kalp zan altında. Ve bel altında
aşk, bir çok genç için. Bir yazar için konu bütünlüğünde ve okuyucunun
hazzında. Bir müdür yardımcısının bakışıyla tüm öğrencileri susturmasında.
Yalnızlığı düşleyen bir adamın çevresindeki her bir arkadaşının uzaklaştığını
izlemesi gibi. Doğumhanede karısının elini tutan adamın, çocuğun dünyaya
gelmesiyle annenin hayata gözlerini yumması gibi. Elde edildi istenilen ve
kaybedildi sevilen. Uçan balonu elinden kaydı bir çocuğun. Ağlamaya başladı,
annesinin özel güçlerinin olduğuna inandı; onu geri getirebilecek. Üzgünüm ben
çocuklardan nefret ederim. Ne zaman ağlayan bir çocuk görsem uzaklaşırım. Hiçbir
zaman ağlayışını durduramadım bir insanın. Şebeklik yapıp güldüremedim en yakın
dostum omzumda ağlarken. Efkarlı insanlar gözüme daha bir çekici geliyor son
zamanlarda. Sigaraya mı başlasam? Hastane duvarlarına, tebeşirini kalan
günlerini hesaplamak için kullanan mahkumlar görüyorum ben. Evet bir, iki, üç
adım ileri ve bir adım geri. Üniversiteye yeni giriş yapan öğrencilerin kayıt
olduğu salsa kursuyum ben, merhaba ehliyetini almak için 18’inin dolmasını
bekleyen kardeşim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder