6 Ağustos 2012 Pazartesi

Zaman Gibi


İntihar etmeliyim şarkından dedi bir dost. Kapatmam gerekli tüm kapıları, yoruldu bu yürek sevemedim cehennemi diyor karşı komşumuzun yarı felçli çocuğu. Bir prenses koşuyor Ankara asfaltının trafiğinde; yaya geçidine ve arkasından küfür eden onlarca Anadolu şoförüne inat. Bir şeylerden kaçıyor sanki, uzaklaşmak istiyor tüm bu yarı fazlı değer ve sevgi yargılarından. Hiçbir duyguyu yaşamak istemiyor. Duygu mu? Kalp zan altında. Ve bel altında aşk, bir çok genç için. Bir yazar için konu bütünlüğünde ve okuyucunun hazzında. Bir müdür yardımcısının bakışıyla tüm öğrencileri susturmasında. Yalnızlığı düşleyen bir adamın çevresindeki her bir arkadaşının uzaklaştığını izlemesi gibi. Doğumhanede karısının elini tutan adamın, çocuğun dünyaya gelmesiyle annenin hayata gözlerini yumması gibi. Elde edildi istenilen ve kaybedildi sevilen. Uçan balonu elinden kaydı bir çocuğun. Ağlamaya başladı, annesinin özel güçlerinin olduğuna inandı; onu geri getirebilecek. Üzgünüm ben çocuklardan nefret ederim. Ne zaman ağlayan bir çocuk görsem uzaklaşırım. Hiçbir zaman ağlayışını durduramadım bir insanın. Şebeklik yapıp güldüremedim en yakın dostum omzumda ağlarken. Efkarlı insanlar gözüme daha bir çekici geliyor son zamanlarda. Sigaraya mı başlasam? Hastane duvarlarına, tebeşirini kalan günlerini hesaplamak için kullanan mahkumlar görüyorum ben. Evet bir, iki, üç adım ileri ve bir adım geri. Üniversiteye yeni giriş yapan öğrencilerin kayıt olduğu salsa kursuyum ben, merhaba ehliyetini almak için 18’inin dolmasını bekleyen kardeşim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder