1 Haziran 2012 Cuma

Yaşıyoruz Sadece..

83 yaşındaki bir fransız kadınının poposuna benziyor dünya..

Çılgın Türk düğünlerinin sokaklara yeniden döndüğü şu zamanlarda, kış mevsiminin yorgunluğunu hissediyoruz üzerimizde."İkizlere takke" diyen insanların giderek azaldığı çevremizde yeni suratlarla tanışıyoruz. Abisinin izin verdiği çerçevede ilk günahını işleyen küçük gencin endişesinde saklıyız. Meraklıyız..


Elinde bakkal poşeti, oynayarak eve dönen 7 yaşındaki çocuğun mutluluğunu seyretmek için zamanımız kalmasa da, biliyoruz onun mutlu olduğunu. ve Madonnanın mantosunu seyreden kadınlarımızın umutsuzluğunu hatırlatır bize; seyyar simitçiyi uzaktan izleyen sokak çocuğu. Param yok diyememenin gölgesinde edindiğimiz çevremizin pişmanlığıyla bir kararsızlık bulutu kaplıyor gökyüzümüzü; ve her şeye rağmen zirveye çıkmanın hırsıyla gözlerimizi kapatıyoruz.

Kültür seviyemizin dinlediğimiz müziklerle belirlendiğini duyduğumuz anda; Beatles'ın kim olduğunu öğreniyoruz. ve Sinemalardaki artistlerin ismini ezberliyoruz eve gidince. Okuduğumuz kitaplardaki kahramanların yerine kendimizi koymayı öğrendiğimizde anlıyoruz; bir başkasının gözünden bakabilmeyi dünyaya.. ve O yazarların biyografileriyle haşir neşir oluyoruz bir süre.

Tüm bunların içinde kaybolduğumuzu hissettiğimizde ise; bir şeyler yazıyoruz kağıtlara. En duygusal anlarımızı kaydettiğimiz şiirlerimizde kaybettiklerimizi buluyoruz. Sevgilimizin eline dokunduğumuzu hayal ederek yolladığımız mesajların ahengini bozacak bir gürültüde saklı olsa da herşey; biz ise uzak durmayı tercih ediyoruz.

Saklanıyoruz.. Gürültülere bazen. Kalabalıklara karışıyoruz. İnsanların suratları hiç olmadığı kadar ilgimizi çekiyor. ve Bazen de hiç olmadığımız kadar ilginç bir surata bürünüyoruz. Hayalimizi kuruyoruz. "Evli, mutlu ve çocuklu" kadar basit, ya da "Dünyayı kurtaran adam" kadar zor..

Biz ne yapıyoruz?..

Daktilo sesini ilk defa 6 yaşında, babasının ofisinde duyan ihtiyarın gülümseyişindeki çocukluğu yaşıyoruz. ve Sonra kayboluyoruz korkak bir kız çocuğunun gözlerinde... Ergenlik yıllarımızın heyecanını özlüyoruz bazen de. Geçmişte ağladığımız günlerimize gülüyoruz. ve Bu sıralar ağladığımız günlerimize güleceğimizi bilmiyoruz.. Evet seviyoruz; çocuklarımızı, arkadaşlarımızı, kalemimizi, akşam kahvesini, pişmanlığı, başarmayı.. Evet seviyoruz; gençliğimizi, geleceğimizi, gözyaşlarımızı, isyanlarımızı, kavgalarımızı, davamızı.. Evet seviyoruz; Aylini, Bahadırı, Beyzayı, Aliyi.. ve Evet seviyoruz, çok seviyoruz; kendimizi...

ve Belki de inanıyoruz; Tanrı kılığına giren yobazlara rağmen, Tanrı'nın herşeyi affedeceğine...

Herşeye rağmen; yaşıyoruz sadece, elden geldiğince..


2 yorum:

  1. "Kültür seviyemizin dinlediğimiz müziklerle belirlendiğini duyduğumuz anda; Beatles'ın kim olduğunu öğreniyoruz" bu söz aslında kendimiz için değil toplum için yaşadığımıza güzel bir örnek.

    YanıtlaSil
  2. Iste yatgin kardesimden klasik bir duygu bosalmasi daha :)

    YanıtlaSil